Tembel Tavşan Masalı

Bir zamanlar yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, parlak tüyleriyle tanınan, ama bir o kadar da miskinliğiyle meşhur bir tavşan yaşardı. Adı Tombik’ti. Tombik, ormanın en yavaş hareket eden, en çok uyuyan ve en az iş yapan hayvanıydı. Güneş doğarken herkes yeni bir güne başlamak için uyanırken, Tombik yorganını üstüne çekip şöyle derdi:

"Beş dakika daha... Yalnızca beş dakika."

Ama o beş dakika, saatlerce sürerdi.

Ormanın diğer hayvanları bu duruma hem üzülür hem de biraz kızardı. Çünkü Tombik aslında çok zeki bir tavşandı. Ama miskinliğinden dolayı bunu kimse tam olarak göremiyordu.

Bir gün, ormanda büyük bir yarış düzenleneceği duyuruldu. Bu yarış, sadece hız değil, aynı zamanda zekâ, cesaret ve iş birliği gerektiriyordu. Kazanana ise Orman Kralı Baykuş’un sihirli ödülü verilecekti. Bu ödül, sahibine bir dilek hakkı tanıyacaktı.


Hayvanlar büyük bir heyecanla yarışa hazırlanırken, Tombik ağacın gölgesine uzanmış, gökyüzündeki bulutları izliyordu.

“Tombik!” diye seslendi sincap Lila, elinde küçük bir fıstık torbasıyla. “Yarışa sen de katılmıyor musun?”

“Aman canım, ne gerek var,” dedi Tombik, esneyerek. “Zaten kazanamam ki. Üstelik çok da yorucu olur.”

“Ama belki de kazanırsın. Ne kaybedersin ki?”

“Uykumu…” dedi Tombik ve gözlerini tekrar kapattı.

Lila üzülerek oradan uzaklaştı. Ancak ertesi sabah, ormanda bir şeyler ters gitmeye başladı. Nehir kurumuş, meyve ağaçları meyve vermez olmuştu. Kuşlar garip sesler çıkarıyor, arılar kovanlarını terk ediyordu. Orman Kralı Baykuş hemen tüm hayvanları büyük ağacın etrafında topladı.

“Sevgili orman dostlarım,” dedi Baykuş, sesi her zamanki gibi tok ve bilgeydi. “Ormanımız bir tehlikeyle karşı karşıya. Eski efsanelere göre bu ancak ‘Dört Görevli’nin’ başarıyla tamamlayacağı bir yolculukla sona erebilir. Bu görev cesur, zeki, hızlı ve merhametli dört hayvan tarafından üstlenilmelidir.”

Herkes birbirine bakıyordu. Cesur aslan, zeki baykuş, hızlı ceylan ve merhametli geyik hemen öne çıktı. Ama Baykuş kafasını salladı.

“Hayır, bu görev alışılmışın dışında bir ekip gerektiriyor. İçinizden farklı olanları arıyorum.”

Herkes susmuştu. Derken, Lila elini kaldırdı.

“Tombik olabilir mi?”

Tüm gözler Tombik’e döndü. Tombik şaşkın bir şekilde esnemeyi kesti.

“Ben mi?” dedi. “Ben ne yapabilirim ki?”

Baykuş yere kondu, Tombik’in gözlerinin içine baktı.

“Senin içinde uyanmayı bekleyen bir kahraman var, Tombik. Belki de bu senin gerçek yolculuğun.”

Tombik yutkundu. İlk kez biri ona bu kadar güvenle bakıyordu. İçinde bir şey kıpırdadı. Belki de o ‘beş dakika daha’lar yerine, artık bir şeyler yapmalıydı.

“Peki,” dedi sonunda. “Denerim.”

Ve böylece ekip kuruldu: Tembel tavşan Tombik, çekingen kaplumbağa Koko, unutkan sincap Lila ve şarkı söylemeyi çok seven kurbağa Mimo.

İlk görevleri, Yasaklı Tepe'nin zirvesindeki altın yaprağı bulmaktı. Yol boyunca türlü zorluklarla karşılaştılar. Dikenli çalılar, yönlerini şaşırtan sisler, garip sesler çıkaran ağaçlar...


Bir gece çadırlarında kamp kurmuşlardı. Herkes sessizdi. Tombik içini çekti.

“Ben bu görevi yapamayacağım sanırım…”

“Sen olmasaydın bugün uçurumdan düşerdik,” dedi Koko yavaşça. “Senin zekânla köprü kurduk.”

“Hem de dikenli çalılarda en çok senin sesin çıktı, biz kaçarken sen kalıp bize yol açtın,” dedi Mimo.

“Ve bana hep sabırla davrandın. Oysa bazen çok unutkan oluyorum…” diye ekledi Lila.

Tombik'in gözleri doldu.

“Ben… ben hiç böyle hissetmemiştim. Galiba tembel değilmişim… Sadece cesaret edememişim.”

Sonunda altın yaprağı buldular. Ama yaprak sadece tek bir kişinin dileğini gerçekleştirecekti. Herkes Tombik’e baktı.

“Bu senin hakkın,” dedi Lila.

Tombik, yaprağı eline aldı ve gözlerini kapattı.

“Ben dileğimi ormanın iyiliği için diliyorum. Her şey normale dönsün.”

Yaprak parladı ve ortadan kayboldu. Ertesi sabah ormanda her şey eski haline dönmüştü. Nehir tekrar coşmuş, kuşlar şarkı söylüyor, ağaçlar meyveyle dolmuştu.

Orman Kralı Baykuş yüksek bir dala konup gülümsedi.

“Artık seni Tembel Tavşan değil, Cesur Kalpli Tombik olarak tanıyacağız.”

O günden sonra Tombik sabahları ilk uyanan, herkese yardım eden bir tavşan oldu. Ama arada bir yine esnerdi…

“Beş dakika daha… Şaka şaka, kahvaltıya geliyorum!”

Ve ormanın her köşesinden kahkahalar yükselirdi.