Örümcek Adam Masalı

Bir zamanlar, gökdelenlerin gölgelerinde kaybolmuş kocaman bir şehirde, insanların umutlarını örümcek ağı gibi örerek koruyan bir kahraman yaşardı: Örümcek Adam.
Ancak bu seferki hikâye, dev suçlular ya da tehlikeli planlarla değil, gökyüzünün ansızın ortadan kaybolmasıyla başlıyordu.
Her şey bir sabah başladı. Güneş doğmamış, kuşlar ötmemişti. Gökyüzü simsiyah bir örtüyle kaplanmıştı ve insanlar birbirlerine korku dolu gözlerle bakıyordu.
Peter Parker, sabah gazetesini almak için sokağa çıktığında, gökyüzüne bakıp durdu.
"Bu da ne böyle?" diye mırıldandı. "Hava durumu böyle değildi ki. Gökyüzü tamamen kaybolmuş!"
Yan dairede yaşayan küçük komşusu Mia, annesinin eteğine tutunarak Peter’a seslendi:
"Peter Abi! Güneş nereye gitti? Karanlık hiç bitmeyecek mi?"
Peter, diz çökerek Mia'nın göz hizasına geldi.
"Endişelenme minik dostum. Bu durumu araştıracağım. Belki de küçük bir... gökyüzü arızasıdır!"
Küçük kız gülümsedi ama gözleri hâlâ korkuyla doluydu.
Peter hızla dairesine döndü, Örümcek Adam kostümünü giydi ve pencereden dışarı fırladı. Siyah örtü o kadar yoğundu ki, ağ atarken yönünü bile zor belirliyordu.Bir anda bir çığlık duydu!
"İMMDAAAT! Yardım edin!"
Hemen sesin geldiği yöne yöneldi. Bir çatı katında yaşlı bir adam, yere düşmek üzereydi. Örümcek Adam hemen ağını fırlattı ve onu yakaladı.
"Sakin ol amca! Seni yakaladım."
Yaşlı adam korkuyla sordu:
"Sen... Sen gerçekten Örümcek Adam mısın?"
"Aynen öyle. Şimdi seni güvenli bir yere bırakıyorum."
Yaşlı adam yere bırakıldığında titreyen sesiyle şöyle dedi:
"Gökyüzü... onu bir şey çaldı. Gördüm. Gece gibi bir yaratık... bir kuş gibiydi ama gölgeden yapılmıştı. Gökyüzünü yuttu!"
Örümcek Adam’ın gözleri büyüdü. Gökyüzünü yutmak mı? Böyle bir şey nasıl mümkündü? Derin bir nefes aldı ve içinden şöyle düşündü:"Bu, normal bir olay değil. Belki de... başka bir evrenden gelen bir tehdit."
Tam o anda, bir ses duydu. Kafasının içinde yankılanan, garip ve soğuk bir ses:
"Sen karışma... Bu dünya artık bana ait..."
Peter bir anda dizlerinin üzerine çöktü. Bu ses zihnine doğrudan giriyordu. Savaşmakla kalmıyor, aynı zamanda zihinsel olarak da mücadele veriyordu.
O gece, MJ’nin evine gitti. Mary Jane kapıyı açar açmaz Peter’ı gördü ve endişeyle sarıldı."Peter! Neler oluyor? Güneş doğmuyor, dünya uyumuyor. İnsanlar panik içinde!"
"MJ, bunu yapan bir yaratık. Belki de uzaylı. Gökyüzünü kelimenin tam anlamıyla... çaldı."
MJ’nin gözleri doldu.
"Peki sen ne yapacaksın?"
"Durduracağım. Ama bu sefer yalnız değilim."
Peter, eski dostlarına haber verdi. Dr. Strange, Gwen, Miles Morales ve hatta Venom. Hepsi aynı şeyden şikâyetçiydi: karanlık ve bir tür zihinsel baskı.Dr. Strange, kutsal kitaplardan birini açtı ve şöyle dedi:
"Bu, eski bir varlık. Adı Umbrax. Işıkla beslenmez; tam tersine, karanlığı yayarak güçlenir. Onu durdurmanın tek yolu... kalpten gelen saf bir umut."
"Kalpten gelen umut mu?" diye sordu Gwen.
"Evet. Çocukların neşesi, insanların sevgisi, hayaller... Onu ancak bunlar zayıflatabilir."
Peter derin bir nefes aldı. "O zaman önce insanlara yeniden umut vermeliyiz."
Örümcek Adam, ertesi gün şehrin dört bir yanına ağdan yapılmış notlar asmaya başladı:"Korkmayın! Gökyüzü geri gelecek. Umut edin. Sevdiklerinize sarılın. Gülümseyin. Ben buradayım."
Çocuklar bu notları görünce evlerinden çıkıp şarkı söylemeye başladılar. Bazıları gökyüzüne fener uçurdu, bazıları annelerine sarılıp masallar anlattı. Bu küçük hareketler, Umbrax’ın gökyüzündeki karanlık örtüsünü çatlatmaya başladı.
Miles Morales gökyüzüne baktı ve bağırdı:
"Bakın! Bir yıldız! Gökyüzü geri geliyor!"
Dr. Strange büyülü bir halka açtı ve Umbrax’ın gölgesine ulaştı. Ancak onu tamamen durdurmak için daha fazlası gerekiyordu.
"Sizinle bir sır paylaşmak istiyorum. Ben Peter Parker’ım. Örümcek Adam sadece maskeli bir kahraman değil; o, içimizdeki cesaret. Her birinizde bu güç var. Sevgi ve umut, Umbrax’tan güçlü!"
O an, Mia evinin penceresinden bağırdı:
"Peter Abi! Seni seviyoruz!"
Ve binlerce çocuk aynı anda gökyüzüne bakarak bağırdı:
"Gökyüzünü geri istiyoruz! Güneşimizi seviyoruz!"
Karanlık çatladı, çatladı... ve sonunda, bir anda yok oldu.
Umbrax’ın bağırtısı tüm gökyüzünü inletti ama sonunda sessizliğe gömüldü. Güneş doğdu. Kuşlar şarkı söyledi. İnsanlar sokağa döküldü.MJ, Peter’a sarıldı.
"Bunu başardın. Onlara sadece ışık değil, umut da getirdin."
Peter tebessüm etti.
"Hayır MJ, bunu biz başardık. Umut, tek bir kişiden değil, birlikte olmaktan doğar."
Ve böylece, Örümcek Adam bir kez daha kahraman oldu... ama bu sefer yumrukla değil, kalple savaşarak.Çünkü bazen en güçlü silah, bir çocuğun gülümsemesidir.