Helikopter Masalı

Gökyüzüne Açılan Helikopter Mavi'nin Masalı
Mavi gökyüzünün altında, yeşil çayırlara bakan minik bir havaalanında, diğerlerinden biraz farklı bir helikopter yaşarmış. Adı Mavi’ymiş. Diğer helikopterlerden daha küçük ama çok daha meraklıymış. Burnunun ucunda sevimli bir çıkıntı, pervanelerinde ise gökkuşağı renklerinden hafif izler varmış.
Mavi’nin en büyük hayali, bir gün insanların hayatını kurtaran büyük bir kurtarma helikopteri olmakmış. Ama herkes onun sadece "tatlı" olduğunu düşünürmüş.
Bir sabah, hangar kapısı aralandı. Güneş içeri doldu. Mavi heyecanla pervanelerini döndürmeye başladı.
“Bugün uçacak mıyız? Belki bir görev vardır, değil mi?” diye seslendi.
Yanındaki kırmızı helikopter Kızıl, gülerek cevap verdi:
“Sen mi? Hadi ama Mavi. Sen sadece eğitim uçuşları yapıyorsun. Gerçek görevlere büyükler gider.”
Mavi’nin yüzü asıldı. İçinde bir burukluk hissetti. Ama bu sözler onu durdurmadı.
“Belki ben de bir gün büyük işler yapabilirim,” dedi inatla.
Havaalanının kontrol kulesinden görevli Ayşegül Hanım seslendi:
“Bugün eğitim uçuşu var, Mavi hazırlan!”
Mavi hemen hazırlandı. İçinde yine umut vardı. Uçmak güzeldi. Gökyüzü onu her zaman sarar, yalnız olmadığını hissettirirdi.
Günler böyle geçerken, uzaklardaki dağ köylerinden birinden acil bir yardım çağrısı geldi. Yoğun sis ve kayalık yollar nedeniyle kara ekipleri ulaşamıyordu. Küçük bir çocuk kaybolmuştu!
Kontrol kulesi alarma geçti. Büyük helikopterler görevdeydi ya da bakımdaydı. Telaşlı bir ses yankılandı:
“Bir helikoptere ihtiyacımız var! Hemen biri uçmalı!”
Ayşegül Hanım, Mavi’ye döndü. Bir an tereddüt etti.
“Seni gönderebilir miyiz Mavi? Sence başarabilir misin?”
Mavi heyecanla pervanelerini döndürdü.
“Elbette başarabilirim! Lütfen izin verin, o çocuğu bulmalıyız!”
Ayşegül Hanım, kulaklıktan bilgi verdi:
“Pekâlâ Mavi, seni yönlendiriyorum. Ama dikkatli ol. Sis yoğun ve rüzgar güçlü.”
Mavi havalandı. İlk kez gerçek bir görevdeydi! Kalbi hem korku hem de umutla çarpıyordu.
Gökyüzüne yükselirken kendi kendine mırıldandı:
“Yapabilirim... yapmalıyım...”
Sisler arasında ilerlerken, telsizden küçük bir ses duydu:
“A-alo... biri var mı?”
Mavi hemen kulak verdi.
“Ben buradayım! Ben Mavi, yardım için geliyorum! Adın ne senin?”
“Ben Emir... çok korkuyorum. Annem-babam yok burada…”
Mavi’nin içi sızladı. Emir’in sesi titriyordu.
“Korkma Emir. Seni bulacağım, söz veriyorum!”
Mavi, dağların arasındaki dar geçitlere girdi. Rüzgârlar sertti, motoru zorlanıyordu. Ama Mavi vazgeçmedi. Gökyüzü artık dostu değil, bir sınav olmuştu.
Bir kayanın kenarında parlak sarı bir yağmurluk fark etti. Hemen o yöne döndü.
“Emir! Emir, seni görüyorum!”
“Mavi! Gerçekten sen misin?”
Mavi yavaşça yaklaştı, pervaneleriyle rüzgarı kontrol etti. Küçük çocuk, korkuyla sığınmıştı bir kayanın altına.
“Korkma! Halat sepetini indiriyorum. İçine gir!”
Emir, ağlaya ağlaya sepete bindi.
“Teşekkür ederim Mavi… Seni hiç unutmayacağım!”
Mavi, Emir’i güvenli bir şekilde yukarı çekti ve tekrar havalandı. Sis hâlâ yoğundu ama yolu artık biliyordu.
Ayşegül Hanım’ın sesi tekrar duyuldu:
“Mavi! Seni ekrandan kaybettik. Neredesin? Durum nedir?”
“Görevi tamamladım! Emir yanımda. Eve dönüyoruz!”
Kontrol kulesinden sevinç çığlıkları yükseldi. Kızıl, hoparlörden duyunca şaşırdı.
“Yok artık… Mavi mi kurtardı çocuğu?”
Mavi, havaalanına indiğinde herkes alkışlarla onu karşıladı. Küçük Emir koşarak onu öptü.
“Sen benim kahramanımsın Mavi!”
Mavi’nin içindeki burukluk o an tamamen yok oldu. Gökkuşağı gibi ışıl ışıl hissediyordu.
Ayşegül Hanım gözleri dolu dolu yaklaştı:
“Seninle gurur duyuyorum. Bugün bir hayat kurtardın. Artık sadece bir eğitim helikopteri değilsin. Gerçek bir kahramansın.”
Kızıl yanına yaklaştı, başını eğdi.
“Seni hafife aldığım için özür dilerim. Sen bizden çok daha cesursun.”
Mavi gülümsedi.
“Hepimizin yapabileceği bir şeyler vardır. Sadece fırsat verilmesi gerekir.”
O günden sonra Mavi, çocuklar için umut, cesaret ve iyilik sembolü oldu. Onun masalı dillerden dillere dolaştı. Ve her çocuk gökyüzünde bir helikopter sesi duyduğunda şöyle dedi:
“Belki de o Mavi’dir... Kalbiyle uçan helikopter.”