Hulk Masalı

Bir zamanlar, çok uzak olmayan bir dünyada, insanlar arasında yaşamaya çalışan dev gibi bir adam vardı. Adı Bruce Banner'dı ama herkes onu "Hulk" olarak tanırdı. Hulk, öfkelendiğinde yeşil bir deve dönüşürdü; kasları patlayacak gibiydi, gözleri parlar, sesi dağları yerinden oynatacak kadar güçlü olurdu. Ama aslında Hulk, yüreği sevgiyle dolu koca bir çocuktu.

Bir sabah, güneş henüz doğarken, Hulk ormanın derinliklerinde küçük bir kulübede uyanmıştı. Son zamanlarda insanlara zarar vermekten korktuğu için şehirlerden uzak duruyordu.

"Bugün kimseye zarar vermeden bir gün geçirebilir miyim acaba?" diye iç geçirdi. İçindeki öfkeyi kontrol etmeye çalışsa da her seferinde bir şeyler ters gidiyordu.

Tam o sırada, kulübenin kapısı nazikçe tıklatıldı.

"Kim o?" diye seslendi Hulk, sesi hala uykulu ama ürkekti.

Kapı yavaşça açıldı ve içeri sarı saçlı, elinde bir oyuncak ayı tutan küçük bir kız girdi.

"Merhaba! Ben Lily. Oyuncağım Teddy ormanda kayboldu. Yardım edebilir misin?"

Hulk şaşırdı. Ona korkmadan yaklaşan çok az insan vardı, hele hele bir çocuk neredeyse hiç.

"Ben... sana zarar verebilirim küçük kız. Korkmuyor musun benden?"

"Hayır!" dedi Lily neşeyle. "Senin gözlerinde iyi bir insan görüyorum."

Bu sözler Hulk’un yüreğine dokundu. İlk defa biri onu gerçekten anlamış gibiydi. Derin bir nefes aldı ve kocaman eliyle küçük Lily’nin saçlarını nazikçe okşadı.

"Peki o zaman, Teddy’i bulalım."

İkili birlikte ormana doğru yürümeye başladılar. Ağaçlar dev gibiydi ama Hulk daha da devdi! Lily ise minik adımlarıyla Hulk’a ayak uydurmaya çalışıyordu.

Yolda ilerlerken Lily birden durdu.

"Hulk... Sen neden hep yalnızsın?"

Hulk biraz sustu. Sonra gözleri dolu dolu oldu.

"Çünkü... insanlar benden korkuyor, Lily. Ne zaman öfkelensem, istemeden her şeyi yıkıyorum. O yüzden uzak duruyorum."

Lily, Hulk’un elini tuttu.

"Ama sen istemeden yapıyorsun. Belki birlikte öfkeni kontrol etmeyi öğrenebiliriz."

Hulk’un gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Bu küçücük kız, onu daha yeni tanımıştı ama herkesten daha çok anlamıştı.

Ormanın derinliklerine ulaştıklarında, birden gökyüzü karar verdi. Kocaman bir fırtına çıkmıştı ve ağaçlar devrilmeye başlamıştı. Lily bir ağacın altında kaldı! Hulk’un içi öfke ve korkuyla doldu. Gözleri parladı, kasları şişti, yeşil dev yine ortaya çıktı!

"LİLYYYYYY!"

Dev gibi elleriyle ağacı kaldırdı, Lily’yi dikkatle dışarı çıkardı. Kız çamur içindeydi ama canlıydı.

"İyiyim Hulk... Korkma..." dedi Lily zorlukla.

Ama Hulk, kendine hakim olamıyordu. Öfkesi göğü sarsacak gibiydi. Tam o anda Lily, titreyen sesiyle bağırdı:

"Hulk! Lütfen, benim için... kendini kontrol et!"

Bu sözler sihir gibi geldi Hulk’a. Derin bir nefes aldı. Vücudu titredi, sonra yavaşça küçüldü. Bruce Banner olarak Lily’nin yanına diz çöktü.

"Bunu başardım mı?" dedi nefes nefese. "Öfkemi yenebildim mi?"

"Evet!" dedi Lily gülümseyerek. "Kalbinin gücünü kullandın."

O günden sonra Hulk artık yalnız değildi. Lily onun en yakın arkadaşı oldu. Birlikte meditasyon yapmayı, nefes almayı, sakin olmayı öğrendiler. Hulk’un öfkesi gitgide azaldı. Artık şehirdekiler de onu tanımaya başladı.

Bir gün, şehirde büyük bir yangın çıktı. İnsanlar panik içinde kaçarken Hulk yardıma koştu. Korkmak yerine herkes ona güvendi. Çünkü artık sadece bir dev değil, aynı zamanda bir kahramandı.

Yangından sonra insanlar etrafını sardı, çocuklar sarıldı. Ve küçük Lily koşarak ona sarıldı.

"Gördün mü Hulk? Kalbin senin en güçlü yerinmiş!"

Hulk gülümsedi. Gözlerinden yine yaş süzüldü ama bu sefer hüzünden değil, mutluluktandı.

"Teşekkür ederim Lily. Sen olmasaydın, bunu asla başaramazdım."

Ve masalın sonunda, Hulk artık sadece bir dev değil, sevgiyle dolu bir kahraman olarak yaşamaya başladı. Çünkü bazen en büyük güç, kalbimizin derinliklerinde saklıdır.