Batman Masalı

Gecenin zifiri karanlığı Gotham'ı bir örtü gibi sarmıştı. Sokaklar her zamanki gibi tehlikelerle doluydu, ama insanlar Batman’in varlığını hissettiklerinde biraz olsun rahatlıyorlardı. Kara Şövalye, gölgeler arasında sessizce ilerleyerek şehrin huzurunu korumaya devam ediyordu.

Tam Wayne Tower’ın tepesinde Gotham’a bakarken, Bat-Signal gökyüzüne yansıdı. Komiser Gordon, acil bir durum olduğunu belli edercesine ışığı gökyüzüne fırlatmıştı. Batman, hemen harekete geçti ve Batmobile’e atlayarak polis merkezine yöneldi.

Komiser Gordon onu çatıda bekliyordu. Elinde bir dosya vardı ve yüzü her zamankinden daha endişeliydi.

"Ne oldu, Gordon?" diye sordu Batman, sesi her zamanki gibi soğuk ve kararlıydı.

Gordon derin bir nefes aldı ve dosyayı Batman’e uzattı. "Üç gün önce, 10 yaşında bir çocuk kayboldu. Adı Leo Parker. Annesi Sabrina Parker, çocuğunu okuldan almak için gittiğinde onu hiçbir yerde bulamamış. Güvenlik kameralarını inceledik, ama çocuk okulun bahçesinde oynarken bir anda ortadan kaybolmuş gibi görünüyor."

Batman dosyayı açtı. İçinde küçük bir çocuğun resmi vardı. Kıvırcık kahverengi saçları ve masum bir gülümsemesiyle, tamamen sıradan bir çocuk gibi görünüyordu. Ama bu şehirde hiçbir şey sıradan değildi.

"Aileyle görüştünüz mü?" diye sordu Batman.

Gordon başını salladı. "Evet. Annesi mahvolmuş durumda. Babası… ortalıkta yok. Bir yıldır haber alınamıyormuş. Çocuğun kaybolmasıyla ilgili elimizde hiçbir somut ipucu yok. Ama hislerim, bunun sıradan bir kaçırılma vakası olmadığını söylüyor."

Batman dosyayı kapattı. "Ben ilgileneceğim." dedi ve gölgeler arasında kayboldu.

Batman, önce kaybolma noktasına gitti. Okulun bahçesi bomboştu, sadece rüzgar kuru yaprakları sürüklüyordu. Birkaç güvenlik kamerası vardı, ama zaten Gordon onları incelediklerini söylemişti. Ancak Batman her zaman her şeyi kendi gözleriyle görmek isterdi.

Batcomputer'ına bağlanarak kameraları inceledi. Çocuk, gerçekten de okulun bahçesinde oynuyordu. Birkaç arkadaşını selamlamış, sonra yalnız başına bir köşeye gitmişti. Ve sonra... görüntü bozuldu. Birkaç saniye siyah ekran... Ve Leo ortadan kaybolmuştu.

Batman kaşlarını çattı. "Birileri kayıtları manipüle etmiş." diye düşündü.

Etrafı iyice incelediğinde yerde neredeyse fark edilmesi imkansız olan küçük bir iz buldu. Bir lastik iziydi. Standart bir araca ait değil, özel bir taşıma aracına benziyordu. Hemen Batcomputer’a bağlanarak izlerin analizini yaptı. Sonuçlar onu Gotham’ın en tehlikeli bölgelerinden birine yönlendirdi: Crime Alley.

Batman gözlerini kısarak fısıldadı: "Bu işin arkasında kim varsa, çok dikkatli davranmış. Ama onu bulacağım."

Crime Alley her zamanki gibi karanlık ve tehlikeliydi. Batman gölgeler arasında ilerlerken, birkaç sokak serserisi kaçışıyordu. Onun buraya gelmesi, Gotham'ın suç dünyasında her zaman korkuya yol açardı.

Batman, izleri takip ederek terk edilmiş bir depoya ulaştı. Sessizce yaklaştığında içeriden gelen kısık bir çocuk sesi duydu.

"Lütfen… lütfen beni bırakın! Annemi istiyorum!"

Leo’nun sesi titriyordu. Batman kaşlarını çattı ve ortamı taramaya başladı. Depoda birkaç adam vardı. Maske takıyorlardı ve silahlılardı. Ama en önemlisi, içlerinden biri ona hiç de yabancı değildi.

Black Mask.

"Ah, işte beklediğim misafir." diye kıkırdadı Black Mask. "Biliyordum Batman, eninde sonunda buraya geleceğini biliyordum."

Batman ilerledi, gözlerini Leo’ya çevirdi. Çocuk bir sandalyeye bağlıydı ve gözleri korku içindeydi.

"Bunu neden yapıyorsun, Black Mask?" diye sordu Batman, sesi tehditkardı.

Black Mask kahkaha attı. "Sadece biraz eğleniyoruz. Çocuğun babasının bana borcu vardı. Ama adam ortadan kaybolunca, bir şekilde borcu ödemesi gerekiyordu. Ben de… alternatif bir yol düşündüm."

Batman dişlerini sıktı. "Çocukların işin içinde olmasını istemezsin, Black Mask. Beni biliyorsun."

Black Mask gözlerini kıstı. "Evet, seni biliyorum Batman. Ama beni ilgilendirmiyor. Bu çocuk benim sigortam. Eğer babası ortaya çıkmazsa... çocuğun başına kötü şeyler gelebilir."

Batman hızla hareket etti. Bir duman bombası attı ve gölgeler arasında kayboldu. Adamlar paniğe kapıldı.

"Nerede o? BULUN ONU!" diye bağırdı Black Mask.

Ama çok geçti.

Batman sessizce ilerleyerek adamları teker teker etkisiz hale getirdi. Yumruklar ve çığlıklar havada yankılandı. Sonunda, Black Mask’in yanında sadece iki adamı kalmıştı. Ama onlar da Batman’in gölgeden fırlayan yumruğuyla yere serildiler.

Black Mask geri çekildi. "Tamam, tamam! İstediğini al! Çocuğu götürebilirsin!"

Batman bir adım attı. "Bu sadece çocukla ilgili değil, Black Mask. Senin işin bitti."

Birkaç dakika sonra, Batman Leo’yu çözdü. Çocuk göz yaşları içinde ona baktı.

"Beni gerçekten kurtarmaya geldin mi?" diye fısıldadı.

Batman başını eğdi. "Evet, Leo. Artık güvendesin."

Gotham Polis Departmanı, Black Mask’i ve adamlarını tutuklarken, Batman Leo’yu annesinin yanına götürdü. Sabrina Parker, çocuğunu görünce gözyaşlarını tutamadı ve onu sıkıca kucakladı.

"Teşekkür ederim... teşekkür ederim Batman!" diye fısıldadı kadın.

Batman birkaç saniye onları izledi. Sonra, gölgeler arasına karışarak kayboldu. Gecenin içinde bir efsane olarak, Gotham’ı korumaya devam etmek için.

Ve o gece, Leo yatağına uzandığında, annesine fısıldadı:

"Anne, Batman gerçek mi?"

Kadın gülümsedi ve oğlunun saçlarını okşadı.

"Evet, oğlum. O her zaman burada."