Çizmeli Kedi Masalı

Günlerden bir gün, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanlarla çevrili bir kasabada Çizmeli Kedi adında akıllı, cesur ve oldukça konuşkan bir kedi yaşardı. Göz kamaştıran parlak çizmeleri, zekâ dolu bakışları ve en önemlisi, sadık kalbiyle herkesin sevgisini kazanmıştı.

Ancak bir gün, hiç beklenmedik bir şey oldu. Kasabaya doğru gelen yaşlı bir dilenci, herkesin dikkatini çekti. Üzerindeki eski püskü pelerinin altından titrek sesiyle fısıldadı:

“Yardım edin! Krallığımız tehlikede… Prenses kaçırıldı ve kimse onu bulamıyor!”

Bu sözler halk arasında bir uğultuya sebep oldu. Herkes korkuyla birbirine baktı. Fakat Çizmeli Kedi, hemen dilencinin yanına yaklaşıp gözlerini kısarak sordu:

“Sakin ol, yaşlı dostum. Bana her şeyi anlat.”

Dilenci, titreyen elleriyle pelerini açtı ve içinden altın bir mühür çıkardı.

“Ben Prenses Isolde’nin hizmetkârlarından biriyim. Geçen gece, karanlık bir gölge saraya girdi ve prensesi kaçırdı. Kral perişan, halk endişe içinde. Ne olur, yardım et!”

Çizmeli Kedi, başını iki yana salladı. Tehlike kokusu almıştı. Kahraman ruhu hemen harekete geçti.

“Bu işi bana bırak. Prensesi kurtaracağıma söz veriyorum!”

Kasabanın genç delikanlılarından biri olan Marco da öne çıktı.

“Ben de seninle geliyorum, Çizmeli Kedi! Krallığın kahramana ihtiyacı var.”

Kedi, hafifçe gülümseyerek kuyruğunu salladı.

“Pekâlâ Marco! Ama dikkatli ol. Bu yolculuk kolay olmayacak.”

Böylece, Çizmeli Kedi ve Marco, prensesi kurtarmak için tehlikeli bir yolculuğa çıktılar.

İkili, derin ormanlara doğru ilerlerken gece çöktü. Ağaçlar hışırdıyor, rüzgâr uğulduyordu. Tam o sırada, bir ses duyuldu:

“Durun! Kim orada?”

Ağaçların arasından yaşlı bir baykuş çıktı.

“Benim adım Solomon. Karanlık ormana girenler, geri dönemez! Ne arıyorsunuz burada?”

Çizmeli Kedi, cesurca öne çıktı.

“Prenses Isolde’yi kurtarmaya gidiyoruz. Onu kaçıranları bulmalıyız.”

Baykuş gözlerini kıstı, sonra hüzünle başını salladı.

“O zaman dikkat edin, dostlarım. Bu ormanda gölgeler yaşayan bir büyücü var. Onun adı Morbus… Ve hiç kimse onun tuzağından sağ çıkamaz.”

Marco yutkundu.

“Bu Morbus gerçekten bu kadar güçlü mü?”

Baykuş gözlerini kocaman açarak fısıldadı:

“Gölgesi olan her şey onun kontrolünde… Sakın, ama sakın korkuya kapılmayın. Korktuğunuz an, gölgeniz ona ait olur.”

Çizmeli Kedi, patisini havaya kaldırdı.

“Korku bizim düşmanımız değil. Prensesi kurtarmak için her şeyi göze alırız!”

Böylece, yola devam ettiler.

Uzun bir yürüyüşten sonra, devasa bir kaleye ulaştılar. Kaleye giden köprü, sisle kaplıydı. Çizmeli Kedi’nin tüyleri diken diken oldu.

“Marco, burada dikkatli olmalıyız.”

Tam köprüyü geçerken, gölgeler hareket etmeye başladı. Korkutucu fısıltılar duyuldu:

“Geri dön… Buraya ait değilsin…”

Marco titredi, ama Çizmeli Kedi bir adım bile geri atmadı.

“Gölgelere aldanmayın! Biz buraya prensesi almaya geldik!”

Bir anda, sis dağıldı ve önlerinde büyük, kara pelerinli bir adam belirdi. Gözleri zifiri karanlıktı, sesi ise buz gibi ürkütücüydü.

“Ben Morbus… Siz cesur musunuz sanıyorsunuz? Beni alt edemezsiniz.”

Çizmeli Kedi kılıcını çekti.

“Cesaret, kötülüğe karşı en büyük silahtır! Prensesi hemen serbest bırak!”

Morbus kahkaha attı.

“Öyle mi? O halde, gölgelerinizle yüzleşin!”

Bir anda, Çizmeli Kedi ve Marco’nun gölgeleri canlandı. Onların tıpatıp aynısı olan karanlık kopyaları ortaya çıktı.

Marco haykırdı:

“Bu da ne böyle?! Kendi gölgem bana saldırıyor!”

Çizmeli Kedi, sakinliğini korudu.

“Marco, unutma! Korktuğumuz an güçleniyor. Sakın korkma!”

Gölge kopyaları saldırdığında, Çizmeli Kedi gözlerini kapadı ve sadece cesaretini düşündü. Ve bir anda, gölgeler güç kaybetmeye başladı.

“İşte bu! Korkuya teslim olmayacağız!” diye bağırdı.

Marco da derin bir nefes aldı ve korkusunu yendi. Bir anda gölgeler yok oldu!

Morbus hayretle geri çekildi.

“Bu… Bu nasıl olur?!”

Çizmeli Kedi kılıcını salladı.

“Çünkü iyilik, her zaman kötülüğü yener!”

O anda, büyü bozuldu ve prenses Isolde bir kafesten serbest kaldı.

“Beni kurtardınız! Size minnettarım!” dedi prenses gözyaşlarıyla.

Morbus, gölgelerinin yok olduğunu fark edince çığlık attı ve ortadan kayboldu.

Prensesi kurtaran kahramanlarımız, büyük bir zaferle krallığa döndü. Kral, gözyaşları içinde Çizmeli Kedi’ye sarıldı.

“Sonsuz teşekkürler, dostum! Sen gerçek bir kahramansın.”

Çizmeli Kedi gülümsedi.

“Kahramanlık, yürekte başlar, majesteleri.”

Ve o günden sonra, Çizmeli Kedi’nin adı dillere destan bir efsane oldu.

Ve böylece, herkes sonsuza kadar mutlu yaşadı.