Minnoş Kedi Masalı

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanların arasında, şirin mi şirin bir kasaba varmış. Bu kasabanın adı Mutluluk Şehriymiş çünkü burada yaşayan herkes mutlu, huzurlu ve birbirine çok saygılıymış. Ancak bu kasabada birinin mutluluğu her şeyden daha önemliymiş: Küçük, sevimli bir kedi olan Minnoş Kedinin!
Minnoş Kedi, bembeyaz tüyleri, yemyeşil gözleri ve pamuk gibi yumuşacık patileriyle herkesin sevgilisiymiş. Ama en önemlisi, onun kocaman bir kalbi varmış! O, kasabadaki herkesin yanına gidip onları neşelendirir, üzgün olanların yüzünü güldürür, çocuklarla oynar ve yaşlıların kucağına kıvrılıp onlara huzur verirmiş.
Bir gün, Mutluluk Şehri’ne kara bulutlar çökmüş. İnsanlar ve hayvanlar sebepsiz yere üzgün, yorgun ve mutsuz hissetmeye başlamış. Kimse gülümsemiyor, çocuklar oyun oynamıyor, kuşlar bile ötmek istemiyormuş.
Minnoş Kedi bunu fark edince hemen en iyi dostu olan Bilge Baykuşun yanına gitmiş.
Minnoş Kedi: "Bilge Baykuş! Herkes neden bu kadar mutsuz? Kasabamızda neler oluyor?"
Bilge Baykuş, kocaman gözleriyle Minnoş’a bakmış ve iç çekmiş.
Bilge Baykuş: "Ah, Minnoş… Mutluluk Şehri’nin neşesi kaçırıldı!"
Minnoş Kedi: "Neşemiz mi kaçırıldı? Ama nasıl? Kim yapar böyle bir şeyi?" diye sormuş endişeyle.
Bilge Baykuş, kanatlarını açarak gökyüzünü göstermiş.
Bilge Baykuş: "Bir süre önce, kötü kalpli Gölge Tazı’nın kasabamızın mutluluğunu çalacağını duymuştum. Kimse bana inanmadı ama işte gördüğün gibi, artık herkes mutsuz! Sanırım bu onun işi."
Minnoş Kedi, gözlerini kocaman açmış.
Minnoş Kedi: "O zaman gidip mutluluğumuzu geri almalıyız! Bana yardım eder misin?"
Bilge Baykuş, başını sallamış.
Bilge Baykuş: "Sen çok cesur bir kedisin, Minnoş. Ama bu yolculuk zorlu olacak. Eğer gerçekten hazırsan, seni Gölge Tazı’nın yaşadığı Karanlık Orman’a götürebilirim."
Minnoş Kedi, derin bir nefes almış ve patilerini yere sağlam basmış.
Minnoş Kedi: "Ne kadar zor olursa olsun, kasabamızın mutluluğunu geri getireceğim!"
Ve böylece, Minnoş Kedi ile Bilge Baykuş, Karanlık Orman’a doğru yola çıkmış. Yol boyunca büyük ağaçların gölgeleri onları korkutmuş ama Minnoş Kedi cesaretini hiç kaybetmemiş.
Nihayet, korkutucu bir mağaranın önüne gelmişler. İçeriden derin bir homurtu duyuluyormuş.
Minnoş Kedi: "Sanırım burası Gölge Tazı’nın evi."
Birdenbire, devasa bir yaratık mağaranın girişinde belirivermiş. Gözleri kırmızı, tüyleri simsiyah ve dişleri kocamanmış. Gölge Tazı, korkutucu bir sesle konuşmuş.
Gölge Tazı: "Buraya ne için geldiniz, küçük kedi ve baykuş?"
Minnoş Kedi, korkusunu yenerek bir adım öne çıkmış.
Minnoş Kedi: "Mutluluk Şehri’ni mutsuzluğa boğdun! Bunu neden yaptın? Bizden ne istiyorsun?"
Gölge Tazı, içini çekmiş ve yere bakmış.
Gölge Tazı: "Çünkü ben hiç mutlu olmadım. Ben yalnız ve üzgün biriyim. Kimse benimle oynamak istemedi, kimse bana sevgi göstermedi. Eğer ben mutlu olamıyorsam, kimse olamaz!"
Minnoş Kedi, Gölge Tazı’nın gözlerine dikkatlice bakmış. Orada bir kötülükten çok, derin bir üzüntü görmüş.
Minnoş Kedi: "Ama mutluluk paylaşınca çoğalır, Gölge Tazı. Eğer yalnız hissettiysen, neden bize gelip konuşmadın? Biz sana dost olabilirdik!"
Gölge Tazı, şaşkınlıkla başını kaldırmış.
Gölge Tazı: "Gerçekten mi? Beni de aranıza kabul eder misiniz?"
Minnoş Kedi gülümsemiş ve ona yaklaşmış.
Minnoş Kedi: "Elbette! Gel, bizimle Mutluluk Şehri’ne dön. Eğer kalbin sevgiyle dolarsa, neşemizi geri verebilirsin, değil mi?"
Gölge Tazı, bir an duraksamış, sonra yavaşça kuyruğunu sallamış.
Gölge Tazı: "Belki de haklısın... Ben de mutlu olmak istiyorum."
Ve böylece Gölge Tazı, Minnoş Kedi ve Bilge Baykuş’la birlikte Mutluluk Şehri’ne dönmüş. Şehre adım atar atmaz, bir mucize gerçekleşmiş! İnsanların yüzleri gülmeye, çocuklar kahkahalarla oynamaya, kuşlar neşeyle şarkı söylemeye başlamış!
Minnoş Kedi, kasabanın ortasında durup Gölge Tazı’ya gülümsemiş.
Minnoş Kedi: "Gördün mü? Mutluluk paylaşıldıkça büyür!"
Gölge Tazı, kocaman bir kahkaha atmış.
Gölge Tazı: "Haklısın, Minnoş! Artık ben de Mutluluk Şehri’nin bir parçasıyım!"
O günden sonra Gölge Tazı, kasabanın en sevgi dolu sakinlerinden biri olmuş. Minnoş Kedi ve dostları, neşe içinde yaşamaya devam etmişler.
Ve Mutluluk Şehri, hiç olmadığı kadar mutlu olmuş…