Uykucu Panda Masalı

Bambu Ormanı’nın derinliklerinde, yemyeşil ağaçların arasında Uykucu Panda adında bir ayı yaşardı. Uykucu Panda’nın adı gerçekten ona çok uygundu, çünkü o hep uyurdu! Ne olursa olsun, ister gün doğsun ister fırtına kopsun, ister ormanda festival olsun, o her zaman bir köşeye kıvrılır ve uyurdu.
Bir gün, ormanın en neşeli tavşanı olan Zıp Zıp, Uykucu Panda’yı uyandırmaya karar verdi. Hızla yanına gidip kulaklarını dikti ve yüksek sesle bağırdı:
"Uykucu Panda! Hey! Uyan! Ormanda büyük bir macera var! Hepimiz Bambu Şelalesi’ne gidiyoruz!"
Uykucu Panda gözlerini ağır ağır açtı, gerinerek esnedi ve tekrar gözlerini kapattı.
"Ah, Zıp Zıp… Şelale mi? Oraya gitmek çok yorucu olur. Sanırım biraz daha uyuyacağım."
Tavşan ellerini beline koyarak sinirle hopladı.
"Ama Panda! Orada yeni bir tür bambu bulunmuş! Tadının nefis olduğu söyleniyor! Bir de Ejderha Çiçeği açmış, yıllardır kimse görememişti!"
Bu sözler Panda’nın biraz ilgisini çekmişti. Gözlerini kısarak baktı ve merakla sordu:
"Yeni bir bambu mu? Nasıl bir şeymiş?"
"İnanılmaz tatlıymış, içinde hafif bal tadı varmış! Ama eğer gitmezsek, hepsi tükenebilir!"
Uykucu Panda derin bir iç çekti ve kafasını tekrar yastık olarak kullandığı bambu yapraklarına gömdü.
"Çok güzelmiş ama… Ah, çok uykum var. Biraz daha uyuyayım, belki sonra gelirim."
Zıp Zıp gözlerini devirdi ve hızla ormandaki diğer hayvanlara haber vermeye gitti. Birkaç dakika içinde ormanın diğer sakinleri de Panda’nın yanına gelmişti: Bilge Baykuş, Sevimli Sincap, Minik Kirpi ve Çalışkan Karınca.
Bilge Baykuş, bilgeliğiyle tanınan yaşlı bir kuştu ve Panda’yı ikna etmek için kanatlarını açtı.
"Uykucu Panda, uyumak güzeldir ama hayatta keşfetmek de önemlidir. Eğer hep uyursan, yaşanacak güzel anları kaçırabilirsin. Belki bu, hayatında hiç unutamayacağın bir gün olur."
Sevimli Sincap ise hoplaya zıplaya, heyecanla bağırdı:
"Lütfen gel Panda! Yeni bambunun tadına bakmak istemiyor musun? Hem yolda oyun oynarız, eğleniriz!"
Minik Kirpi ise biraz utangaçtı ama cesaretini toplayarak konuştu:
"Ben bile gidiyorum Panda… Halbuki ben bileklerime dikenlerim batacak diye korkuyordum ama yine de cesaret ettim. Sen neden etmiyorsun?"
Çalışkan Karınca en son konuştu, sesi ince ama kararlıydı:
"Biz karıncalar hep çalışırız ama biz bile bir keşif için zaman ayırırız. Sen de bir kere farklı bir şey yapmayı denemelisin."
Bu kadar ısrardan sonra Uykucu Panda yavaşça doğruldu, kafasını kaşıdı ve derin bir nefes aldı.
"Pekala… Ama çok uzun sürmeyecek, değil mi?"
Herkes sevinçle bağırdı:
"Hayır, sadece bir yürüyüş!"
Ve böylece, Panda ve arkadaşları birlikte yola koyuldular. Yol boyunca Zıp Zıp şarkılar söyledi, Sevimli Sincap ağaçların dallarında taklalar attı, Bilge Baykuş ilginç hikâyeler anlattı.
Başlangıçta Panda yürürken bile uyukluyordu ama sonra bir şey fark etti. Rüzgâr yüzüne çarpıyor, ağaçların arasından süzülen güneş ışıkları gözlerini kamaştırıyordu. Kuşların şarkıları kulağına güzel bir melodi gibi geliyordu.
Kendi kendine mırıldandı:
"Bu yolculuk… aslında o kadar da kötü değilmiş."
Saatler sonra nihayet Bambu Şelalesi’ne vardılar. Ve gerçekten de söylenenler doğruydu. Şelalenin yanında, altın sarısı renginde parlayan, ballı bambular büyüyordu. Panda heyecanla bir tanesini koparıp ısırdı. Gözleri kocaman açıldı.
"Mmm! Bu harika bir şey!"
Herkes gülümseyerek onu izliyordu. Fakat daha büyük bir sürpriz vardı: Şelalenin hemen yanında, göz kamaştırıcı bir çiçek açmıştı. Kocaman kırmızı ve mor yaprakları olan Ejderha Çiçeği…
Bilge Baykuş başını sallayarak konuştu:
"Bu çiçek her elli yılda bir açar. Ne kadar şanslıyız ki, onu bugün gördük!"
Panda çiçeğe hayranlıkla baktı. Eğer bugün gelmeseydi, hayatında böyle bir şeyi hiç göremeyecekti.
Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı ve gülümsedi.
"Sanırım… hep uyumak yerine bazen uyanık kalmak da güzel bir şeymiş."
Zıp Zıp neşeyle hopladı.
"Görüyor musun Panda! Hayatı kaçırmamalısın!"
Panda gülerek başını salladı ve arkadaşlarıyla birlikte bambuları yemeye devam etti.
O günden sonra Uykucu Panda hâlâ çok uyuyordu, ama bazen maceralara da katılmayı ihmal etmiyordu. Çünkü artık biliyordu ki, hayat sadece uyuyarak değil, keşfederek güzeldi.
Ve işte, Uykucu Panda’nın en güzel uykusundan daha güzel bir hatırası olmuştu.